Toby Fox'un tek başına yaptığı oyun. Oyun insanlar ve canavarlar arasındaki savaşın sonucunda yer altına hapsedilen canavarların yanına Ebott dağı vasıtasıyla düşen Frisk adındaki bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Oyun karakterlerini sevdirebilme konusunda çok başarılı, her biriyle zorlanmadan bağ kurabiliyorsunuz. Bunun sayesinde de oyun sizi rahatlıkla içine çekiyor, tabi bunda ambiyansının da büyük payı var. Ayrıca oyunda bol bol boss savaşı var ve her yeni bossta yeni bir mekanik ekleniyor bu yüzden de hiç sıkılmadan savaşabiliyorsunuz. Üstelik karşılaştığınız her canavarla savaşmak zorunda değilsiniz, isterseniz savaşabilirsiniz isterseniz bağışlayabilirsiniz veya konuşarak savaşmaktan kaçınabilirsiniz. Müziklerine ayrıca değinmek gerek, Toby Fox bütün müzikleri kendisi bestelemiş ve her biri harika. Oyunda birden fazla son olduğundan dolayı tekrar oynanabilir bir oyun. Save noktaları da çok iyi ayarlanmış. Bundan dolayı öldükten sonra sürekli aynı şeyleri yapmak zorunda kalmıyorsunuz. Oyunla ilgili eksi sayabileceğim tek şey iki adımda bir aniden beliren canavarlar. Undertale'ye puanım: 7.8/8
EA'in son zamanlarda yaptığı en iyi iş diyebilirim aslında bu oyuna ama tabiiki kusurları da var.İlk önce eksileri sayalım.
1.Karakterler çok ruhsuz bağ kurmak zor.
2.Stromtrooperlerin uzuvlarını kopmuyor ve bu da ışın kılıcı mantığına ters biraz.Canavarları kesebiliyorsunuz yani yaş sınırlamasına kurban gitmiş biraz.
3.Işın kılıcınızı değiştirebiliyorsunuz açık düyadan aldığınız parçalarla fakat oynanışınıza çok da etki ettiği söylenemez belki açık dünyadan kazandığımız şeyleri daha efetif ve göze hitap eden şekilde yapabilirlerdi.(bknz. cal ın ponçosu çirkin geldi bana)
Ben kendim için bu kadar eksi bulabildim fakat oyun yaptığı şeylerin bazılarını çok da iyi yapamıyor maalesef.Ortaya karışık bi oyun fallen order metroidvania var platform var aksiyon var bulmaca var challenge var yani var oğlu var.
Şimdi artılara geçelim.
1.Işın kılıcı efektleri çok güzel olmuş
2. oyunda da stromtrooperlerin uzuvlarını koparabilsek tadından yenmez.
3.Force özellikleri güzel.
4.Fiyatı EA playden alırsanız 22 liraya geliyor ve bence bu fiyata kesinlikle değer.
5.Order 66 flashbacklerini beğendim gerçekten güzel sekanslar.
6.Boss savaşlarını da beğendim fakat daha fazla olsaydı da hayır demezdim.
Evet dostlar hikayeye çok girmek istemiyorum spoiler olmasın diye o yüzden puanımı veriyorum.Star Wars:Jedi Fallen Order'a puanım: 5.5/8
Bir yerde okuduğum metni paylaşarak yazıya başlıyorum:
bir aktör yakışıklı olabilir (brad pitt)
karizmatik olabilir (marlon brando)
çekici olabilir (keanu reeves)
iyi bir oyuncu olabilir, soluksuz izlenebilir (robert de niro)
her filmini izlerim, asla kaçırmam diyebilirsin (al pacino) ve (leonardo dicaprio)
anti-kahraman olabilir, bambaşka bir tarafı vardır (james dean)
"her rolü oynayabilir pekala" diyebilirsin (jim carrey)
bazı filmlerdeki bazı rollerle zihnine kazınabilir, adı geçtikçe takdir edebilirsin (edward norton)
şeytani bir tarafı vardır, izleyeni uçurur (jack nicholson)
ama bir aktör bunların hepsi birden olursa adı johnny depp olur.
Sıkı dostu Tim Burton ile bolca çalışmıştır. Depp'i övmeye devam etsem çok uzayacak o yüzden filmlerine bakalım. Depp,Depp,Depp! yazımızın ilkine bakmak isterseniz buraya tıklayın.
Benny & Joon Tenis raketiyle patates püresi pişirildi, balonla müzik çalındı, çatal ve ekmeğe tap dance yaptırıldı.
Aşkını abisi Benny'nin arkadaşlarıyla kumarda kazanan Joon'un başından geçenler anlatılıyor.
Sam (Depp), Buster Keaton ve Charlie Chaplin gibi davranmaktadır. Çok eğlencelidir yaptıkları. Oldukça başarılıdır da, ama diğer insanlar onun garip olduğunu düşünür.
Benny ve Joon'un hayatı Sam ile birlikte daha eğlenceli olur. Benny de Ruthie (Julianne Moore) ile tanışır. Filmin başı böyle, kalan kısmını da siz izleyip öğrenin.
Defalarca izlenilebilecek, izlemesi çok eğlenceli bir film.
Corpse Bride Tim Burton yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Sleepy Hollow Tim Burton yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Dark Shadows Tim Burton yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Blow Karışık Film Önerileri #2 yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
What's Eating Gilbert Grape Leonardo DiCaprio yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
The Astronaut's Wife İki astronot uzayda uydu tamiri yaparken meydana gelen patlamadan sonra eve gelince yaşadıkları anlatılıyor. Bilim-kurgu ve korku türünde bir film. Hikayesi zayif, pek tavsiye etmem. Konunun ve oyuncuların potansiyelinden yararlanılmamış bence.
"O zaman neden yazıyorsun buraya?!" diyecek olursanız, Depp ve Charlize Theron oynamış. Vakit geçirmelik bir film.
The Ninth Gate Dean Corso, kitap araştırmacısı, bir takım varlıklı ve özel koleksiyoncular için kitap toplamakla uğraşır.
Boris Balkan için aradığı bir kitap, söylenenlere göre Karanlıklar Krallığının dokuz kapısını açacak bir el yazmasıdır. Geri kalan iki kopyası Avrupa'dadır. Corso'nun görevi kopyaların gerçekliğini kontrol etmektir. Ama işi çok zordur. Peşine takılanlarla uğraşması gerekir. Ama aradan zaman geçtikçe kitapla ilgili başka şeyler öğrenir. Daha fazla yazacak olursam spoiler olacağından yazıyı bitiriyorum.
Güzel bir filmdi ama sonu açık bırakılmış gibiydi.
Secret Window Yazar Mort Rainey (Depp)'in tam bir keyif adamı olduğu film. Ama o keyif illa bozulacaktır. Karısı ile boşanma aşamasında olduğundan dağ evinde kalan yazarımızın kapısına başına dert açacak olan John Shooter gelir. Shooter, Rainey'in kendi hikayesini çaldığını söyler. İlginç olaylar başlar.
Bunun gibi pek çok yapım var ve güzel kurgulanmışlar. O filmlere örnek vermem Secret Window hakkında spoiler'a neden olacaktır o yüzden boşverelim. Bu film de bana göre başarılıydı.
Film, Stephen King'in Secret Window, Secret Garden kitabının uyarlamasıdır.
Fear and Loathing in Las Vegas Hala devam eden Vietnam savaşında birçok genç ölmektedir.
Doktor Gonzo ve Raoul Duke, Las Vegas çölünde yola devam etmektedirler. Bu iki adam, kendilerine bir merhem bulmaya çalışmaktadırlar Uyuşturucu etkisindeler. Hem de nasıl! Yarasa falan görmeler vay be.
Bir otostop ile durdurulurlar. Halisülasyonlarıyla yaşayan ikili, arabalarına binen üçüncü kişiye karşı normal tavırlar takınmaya çalışacaktırlar. Otostopçudan kurtulurlar. Gittikleri yerde sürekli uyuşturucu kullanırlar. Ayık kafayla gezmezler. Sürekli değişik halüsinasyonlar görürler.
Öyle bir filmdir ki, izlerken kendimi uyuşturucu etkisi altında hissettim.
Filmin başrollerinde Johnny Depp, Benicio Del Toro var. Christina Ricci, Cameron Diaz ve Tobey Maguire'yi de gördük.
The Lone Ranger Butch Cavendish adlı haydut kaçıp kurtulunca maskeli süvari ve Tonto onu yakalamaya çalışır.
Tonto ve John Reid'ın hikayesi anlatılır.
Tonto'nun esprileri çok komikti. Filmin sonundaki aksiyon sahnesi mükemmel. 10 dakika boyunca kesintisiz müzik, kesintisiz aksiyon.
-Now must to jump
-Left or right
-Yes
Western-aksiyon filmidir, güzeldir. Pirates of the Caribbean serisi ve Rango'nun yönetmeni Gore Verbinski'nin filmidir. Depp, Helena Bonham Carter, Armie Hammer ve William Fichtner (Prison Break Mahone) oynuyor. Tavsiye ederim.
Awakenings, Robin Williams ve Robert De Niro'nun başrolde olduğu dram filmidir. Ülkemizde Hacettepe Tıp Fakültesi'nin müfredatına girmiştir.
Hikayesi gerçek bir yaşam öyküsünden alınmıştır. Filmde, yatalak hastaları tekrardan yaşama döndürmeye çalışan bir doktorun çabası anlatılmaktadır. Hikaye harikadır fakat sonrası spoiler oluşturacağından bu kadar yazıyorum.
Filmde, değişen dünyaya ve yeni yaşam şartlarına alışmaya çalışan hastaların yaşadığı zorluklarçok güzel bir şekilde anlatılmış.
Robin Williams o idealist ama biraz da çekingen doktor rolünde çok iyiydi. Robert De Niro ise kendine resmen hayran bıraktırdı. Sanki gerçek bir hasta gibi oynamış. Film olduğunu bilmesem onun gerçekten hasta olduğunu söylerdim herhalde. Birkaç sahnede aynı anda hem duygulandım, üzüldüm hem de mutlu oldum.
Aşırı güzel bir filmdi bana göre. Diyaloglar çok anlamlıydı. Bir de Robin Williams'ın o gülümsemelerini izlemek buruk bir sevince neden oldu bende. İzleyin, izlettirin derim.
Titanic James Cameron'ın yönetmenlik ve senaristliğini yaptığı Titanik'in batışı üzerine kurgulanan filmin başrollerini, Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet paylaşmaktadır.
Geminin felaketle sonuçlanan ilk seyahati sırasında birbirine aşık olan farklı toplumsal sınıflara mensup iki gencin hikayesi anlatılıyor.
😢
The Revenant Hayatta kalmak nedir? Nasıl yapılır? Konulu yaşama isteğinin tavan yaptığı Leo'muzun sonunda Oscar heykelciğini aldığı filmdir.
Avcı Hugh Glass (DiCaprio), ayılar tarafından vahşice saldırıya uğrar ve yaralanır. John Fitzgerald (Hardy) Glass'ın oğlunu öldürür. Glass'ı da ölüme terk eder. Fakat Glass hayatta kalır ve oğlunun intikamını almak için yollara düşer.
Heyecanlı bir filmdi.
What's Eating Gilbert Grape Dram filmidir.başrollerinde Johnny Depp ve Leonardo DiCaprio oynamıştır. Leo, ilk Oscar adaylığını bu filmle kazanmıştır.
Gilbert'ın hayatı sorumluluklarından ibarettir. Bir yandan obezite hastası annesi, diğer yandan ise otizm hastası kardeşiyle ilgilenmek zorundadır. Becky ile karşılaşması hayatında etkili olmuştur. Ona aşık olmuştur fakat sorumlukları yüzünden biraz çekinmektedir.
Yeri geliyor güldürüyor, yeri geliyor ağlatıyor. İzleyin izleyin, Depp ve Leonardo oynamış sonuçta. Güzel film.
The Great Gatsby Yazar Nick Carraway (Maguire) 1920'lerde New York'a gelir. Tesadüfen milyoner Jay Gatsby ile tanışır. Gatsby (DiCaprio), kendi evinin -ev dediğimiz de saray gibi- karşısındaki evde -aynı şekilde- yaşayan kıza aşıktır. Bir geçmişleri vardır. Nick de kızın kuzenidir. Bir şekilde (Nick'in sayesinde) Gatsby ve kız buluşur. Olaylar olur. Birkaç trajik olay ve bir kaza olur işler karışır.
İzlemesi güzel bir film. Her karesi görsel şölen. Bir de Jay Gatsby'nin Old Sport demesi müthişti.
Aşağıda videoyu paylaştık:
Sinema tarihinin en yetenekli, en karizmatik aktörüdür. Tekinsiz, psikopat rollerin ustasıdır. Mimikleri ve gülüşleri harikadır.
12 kez aday olduğu Akademi Ödülü'nü 3 kez kazanmıştır.
Her filminden mutlaka en az bir sözü akıllara kazınmış aktördür Jack Nicholson.
Ustanın birkaç filmini kendimizce inceledik:
One Flew Over the Cuckoo's Nest Akıl hastası numarası yaparak bir akıl hastanesine sevkedilen mahkumun (Nicholson) hikayesini konu alıyor. Mahkum, bu süre içerisinde hem kaçma planları yapıyor hem de akıl hastanesindeki diğer hastalarla arakadaş oluyor. Ama hemşire Mildred ile büyük sorunlar yaşıyor.
Kesin izleyin dediğim filmlerdendir. Biraz duygusal.
As Good As It Gets Melvin Udall bencil, obsesif kompulsif bozukluğu olan bir yazardır. Etrafında onu seven kimse olmamasına rağmen okurları ona hayrandır. Melvin her sabah kahvaltısını aynı restoranda ve aynı masada yapmakta ve servisi de aynı garsonun yapmasını istemektedir. Carol (garson) hasta bir çocuğu olan bir kadındır. Bir de Melvin'in ressam komşusu vardır. Film üçünün yaşadıkları olayları anlatıyor.
Çok seveceğiniz bir film. Melvin'in Carol'a iltifatı çok güzeldi.
Carol ve Simon (ressam)'ı tanıştırırken: Carol the waitress, Simon the fag.
The Departed Martin Scorsese yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Batman (1989) Tim Burton yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Chinatown Karışık Film Önerileri #2 yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
A Few Good Men Tom Cruise yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
The Shining Stanley Kubrick yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Tom Cruise aksiyon oyuncusudur. Ayrıca başarılı bir aktördür. Aynı zamanda bir pilottur. Neredeyse hiç dublör kullanmaz filmlerinde.
5. Görevimiz Tehlike filminde, yerden yaklaşık 1.500 metre yüksekliğe kadar çıkmış olan askeri kargo uçağında asılı olduğu sahnede dublör kullanmamıştır.
Hem Kubrick hem de Spielberg ile beraber çalışmış tek aktördür.
10 yaşından beri motorsiklet kullanmaktadır. Yine onlu yaşlarındayken, kendine ait motorsikletiyle iki araç arasında sıkıştığı ve bariyerlerin önündeki su dolu bidonlara çarparak düştüğü bir kaza geçirmiş ve bu kazayı ailesinden saklamıştır. Annesine gerçeği yıllar sonra söylemiştir.
Büyük adamdır Tom Cruise.
Ayrıca karantina zamanı kendi cebinden bir yolcu gemisi kiralayıp (£500,000) tüm ekibi oraya yerleştirmiştir. Kuralları ihlal edenlere de ağzının payını vermiştir.
Top Gun Karışık Film Önerileri #2 yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Görevimiz Tehlike Serisi Görevimiz Tehlike yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
A Few Good Men Film, bir askerin öldürülmesi ve suçlanan diğer askerlerin mücadelesini anlatıyor.
Tom Cruise iyiydi de Jack Nicholson'ın mahkemedeki performansı mükemmeldi.
Rain Man Los Angeles'ta yaşayan Charlie (Cruise), bencil bir şehir çocuğudur. Uzak kaldığı babasının öldüğünü ve 3 milyon dolar miras bıraktığı haberini alır. Cenazeye gidince ona sadece bir araba bıraktığını ve tüm mirasını daha önce varlığından bile haberdar olmadığı ağabeyi Raymond'a (Dustin Hoffmann) bıraktığını öğrenir. Raymond, otistik bir dahidir. Charlie Raymond'ı bulur. Gerektiğinde ondan faydalanır. Filmde onların maceralarını izledik.
The Mummy (2017) Mısır prensesi yıllar sonra diriliyor, büyü kullanıyor, her tarafa kötülük saçıyor.
Fena değildi.
Edge Of Tomorrow Başrolleri Tom Cruise ve Emily Blunt paylaşmaktadır. Film gelecekte geçiyor. Bill Cage yaratıklara karşı yapılan savaşta öldüğünde kendisini bir zaman döngüsünün içinde bulur. Cage her öldüğünde aynı güne uyanır. Cage, Rita ile birlik oluşturarak dünya dışı varlıkları öldürme yolunu ararlar.
Oblivion atmosferi, dünyası ve görselleri güzeldi. Bilim kurgu olarak da iyiydi. Morgan Freeman'ın oyunculuğu da çok iyiydi.
Oblivion'da Jack adlı bir askeri, Dünya'ya yollarlar. Dünya terk edilmişti. Jack, keşif amaçlı oradaydı, bir yaşam belirtisi arıyordu. Jack araştırma yaparken karşısına hiç beklemediği sürprizler de çıkıyor...
American Made Pablo Escobar için uyuşturucu kaçakçılığı yapan Barry Seal aynı zamanda da CIA için çalışmaktadır.
Güzel bir filmdi.
Sergio Leone tarafından yönetilen üç spagetti western filminden oluşan film serisidir. Filmler konu olarak birbirinden bağımsızdır. Her üç filmde de Clint Eastwood başroldedir.
Spagetti Western türünün öncüsü olan bu seri, bana göre en iyi western filmlerini içinde barındırır. Yani Western filmlerini sıralayacak olursak ilk üçte bu üçlemede bulunan filmler yer alacaktır.
A Fistful of Dollars (1964) İsimsiz Adam bir kasabaya gider. Bar sahibi ile tanışır, ondan kasaba ille ilgili bilgiler alır. Kasabanın iki patronu olduğunu öğrenen İsimsiz Adam, bir tarafı seçer. Ama iki taraflı çalışır, onları oyuna düşürür. Bir olay daha gerçekleşir. Bu olay filmin dönüm noktasıdır.
İzlemenizi tavsiye ederim. Filmin müzikleri de çok güzel.
For a Few Dollars More (1965) Albay Mortimer (Lee Van Cleef) ve İsimsiz Adam (Eastwood) ödül avcılarıdır. Şerifin verdiği ilanlardaki kişileri yakalayıp öldürürler sonra da paralarını alırlar.
Bir gün Indio hapishaneden kaçar ve başına 10.000 dolar ödül konur. İkisi de bu suçlunun peşine düşerler. Bu arada Albay Douglas'ın asıl istediği para değil intikamdır.
Filmin sonunda Albay ve İsimsiz Adam ortak olup Indio ve bütün adamlarıyla savaşırlar. Ölmemek ve ödülü kazanmak için Indio ve adamlarını öldürmeleri gerekir.
Filmdeki müzikleri serinin tüm serinin olduğu gibi harikadır. Ennio Morricone tarafından bestelenmiştir.
The Good, The Bad and The Ugly (1966) Tuco (Çirkin), üzerine ödül konulmuş bir kanun kaçağıdır. Keskin nişancı İsimsiz Adam (İyi) ile iş birliği yaparak kasabaları dolaşmaktadırlar. Tuco'yu kanun adamlarına teslim eden Sarışın, ödülü alıp Tuco'yu asılmaktan son anda kurtarmaktadır. Ama bir süre sonra ortaklıkları bozulur. İsimsiz Adam, Tuco'yu cezalandırır. Tuco da ondan intikam almak ister. İsimsiz Adam'ın peşine düşer. Bu arada Angel Eye (Kötü) ise Bill Carson adında büyük miktarda altını ele geçirmiş eski bir askerin izini sürmektedir.
Tuco ve İsimsiz Adam'ın kovalamacası devam ederken Angel Eye da boş durmaz. Başlarına bolca iş gelecek, bolca macera yaşayacaklardır.
Müzikler şahaneydi tekrardan belirteyim. Teşekkürler Ennio Morricone.
İsimsiz Adam'a A Fistful of Dollars filminde Joe diye, For a Few Dollars More filminde Monco, The Good, The Bad and The Ugly filminde ise Blondie olarak seslenilmiştir.
The Silence of the Lambs FBI'daki eğitimi devam eden Clarice Starling (Foster) tımarhaneye girerek psikiyatrlıktan yamyamlığa geçiş yapan Hannibal Lecter'in (Hopkins) zihninin derinliklerine inmeye çalışmaktadır. Starling'in bir seri katili yakalamak için ipuçlarına ihtiyacı vardır.
Filmde başrol oynayan Jodie Foster 30 yaşına gelmeden iki Oscar kazanan nadir oyuncular arasına girdi.
Anthony Hopkins, bu filmdeki toplam 16 dakikalık performansıyla en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kazandı. Ki bu süre, bir oyuncunun bir filmde gözüktüğü en kısa süredir.
En iyi film Oscarı'nı alan tek gerilim-korku filmidir.
Hannibal Dr. Lecter (Hopkins) hapisten kaçmış, özgürlüğüne kavuşmuştur. Floransa'da saklanan Lecter, Amerika'da eski bir kurbanının intikam alma isteği yüzünden zor durumdadır. Eski kurban, Lecter'ı saklandığı yerden çıkarmak için tek bir ismi aramaktadır: Clarice Starling (Juliana Moore). Lecter aynı zamanda kendisini yakalamak isteyen ve ona tuzaklar kuran biriyle de mücedele etmektedir.
Tom Hanks, filmleriyle hafızamıza kazınan 2 Oscar, 4 Altın Küreli aktördür. Steven Spielberg ile bolca çalışmıştır.
Biz de bazı filmlerini inceledik.
Forrest Gump En iyi filmlerdendir. Forrest'ın orduda yaptıkları, başkanla konuşması, bankta olanları anlatması... her diyaloğuyla güzel bir filmdir Forrest Gump.
"My mama always said, ‘Life was like a box of chocolates. You never know what you’re gonna get."
İzlerken ağlamadım, gözüme bir şey kaçtı.
Apollo 13 Aynı ekipte olan Jim Lovell (Hanks), Ken ve Fred Apollo 13 görevi için bir hazırlık döneminden geçerler. Kalkıştan iki gün önce Ken hasta olduğu için yerine başka bir ekipten Jack Swigert getirilir. Apollo 13 fırlatıldıktan sonra bir sorun yaşanır.
"Houston, We Have a Problem"
Oyuncak Hikayesi Serisi Hepimizin bildiği bu seride Hanks, Şerif Woody'yi canlandırmıştır. Seride dört film vardır.
İlk filmin konusu: Buzz Lightyear adlı oyuncak, Andy'e hediye edilir. Oyuncağı seven Andy, Şerif Woody'e olan ilgisini yitirir. Bir gün Buzz pencereden aşağı uçunca, herkes Woody'nin onu öldürdüğüne inanır. Woody, suçsuz olduğunu kanıtlamak için Buzz'ın arkasından giderek onu geri getirmeye karar verir. Fakat ikiliyi dış dünyada tehlikeli maceralar beklemektedir.
Saving Private Ryan Spielberg yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Catch Me if You Can Spielberg yazımızda incelemiştik. Oradan okuyabilirsiniz.
Seride başrol olarak aksiyon filmlerinin kralı Tom Cruise var. Onun yanında Philip Seymour Hoffman, Simon Pegg, Jean Reno, Anthony Hopkins, Jeremy Renner, Ving Rhames, Rebecca Ferguson, Henry Cavill, Alec Baldwin, Sean Harris, Michelle Monaghan da yardımcı oyuncular. Bu oyuncuların sadece birkaçı serinin tüm filmlerinde var.
Her filmin konusunu kısaca özetleyelim:
İlk 3 filmde, ajan Ethan Hunt ve ekibinin farklı ülkelerde yaşadıkları anlatılmaktadır.
4. filmde Hayalet Protokol adını verdikleri bir operasyonu yürütüyorlar.
5. filmde Sendika adlı bir yeraltı örgütüne karşı mücadele ediyorlar.
6. ise CIA'nin kara listesine giren Ethan Hunt'un hem CIA ile hem de uluslararası terör örgütlerine karşı verdiği mücadele anlatılıyor.
Görevimiz Tehlike Puan: 6/8
Görevimiz Tehlike II Puan: 5.6/8
Görevimiz Tehlike III Puan: 5.8/8
Görevimiz Tehlike: Hayalet Protokol Puan: 6.2/8
Görevimiz Tehlike - Rogue Nation Puan: 6.3/8
Görevimiz Tehlike - Yansımalar Puan: 6.6/8
Godfather serisi, Mario Puzo'nun yazdığı, Francis Ford Coppola'nın yönettiği, Marlon Brando ve Al Pacino'nun başrollerini paylaştığı üçlemedir. Ayrıca James Caan, Robert Duvall, Diane Keaton, John Cazale vardır.
Başlamadan önce, ailenin soy ağacına bakmak istiyorsanız buraya tıklayın.
Godfather 1 Corleone ailesi, Don Vito Corleone'nin başında olduğu, suç örgütü olan İtalyan asıllı bir ailedir. Aile, New York'un yeraltı işlerini yönetmektedir. Don Corleone, cebinde bozuk para gibi politikacılar ve yargıçlar taşır. Politikacılar ve yargıçlarla olan bu yakın ilişkileri diğer ailelerin açamadığı kapıları açabilmesini sağlamaktadır.
Uyuşturucu üreticisi ve dağıtıcısı Solozzo, Don Corleone'ye uyuşturucu işi teklif eder. Ancak Don Corleone teklifi reddeder. Gerekçesi, Don Corleone'ye uyuşturucu pis iştir. Bunun üzerine arkasına Tattagliaları ve polis şefi olan McClusky'i alan Solozzo, Don Corleone'yi vurdurtur. Don Corleone ağır yaralanır ama iyileşir.
Don Corleone'nin en büyük oğlu Sonny ölecek, II. Dünya Savaşı'ndan kahraman olarak dönen en küçük oğlu Michael ise, daha önce aile işleriyle hiç ilgilenmediği ve bunu istemediği halde olayların gelişmesiyle işin başına geçecek ve idare etmesi gerekenler başlayacaktır. Bir de ailesini koruması gerekir.
Scorsese, çoğu kişiye göre en iyi yönetmendir. Bana göre de öyle. Ama Akademi hakkını 40 yıl geç verdi. Ama olsun o Scorsese. Oscar'ı Francis Ford Coppola, George Lucas ve Steven Spielberg'ün elinden aldı. Sahnenin arkasına giderken de Jack Nicholson ile kucaklaştı. Vay be.
Bir de Marvel hakkında bazı açıklamaları vardı haklıydı da ancak emek yok demesi biraz tepki çekti. O kadar CGI'cı var değil mi? Ama Scorsese bence kötü bir amaçla söylemedi onları. Zaten sonradan açıklama da yaptı. Bu konuyu da kendimizce konuşmuş olduk. Şimdi filmlere bakalım:
Taxi Driver Filmde Travis Bickle (Robert De Niro), Vietnam'daki savaşı unutamayan bir asker, geceleri taksi şoförlüğü yaparak gördüğü kirli ve adaletsiz dünyaya uyum sağlamayı reddediyor. Küçük bir kızı kötü kişilerin elinden kurtararak değersiz hayatında bir şeyler yapmasını anlatıyor. Filmde uzaktan gördüğü, bir süre sonra tanıştığı seçim kampanyasında çalışan bir kadınla olan ilişksi de anlatılıyor.
Filmin açıklaması bu kadar kısa olamaz aslında ama biz psikolojik-gerilim türünde olan bu filmi her zamanki gibi sadece film olarak inceliyoruz.
Amerikan Film Enstitüsü'nün hazırladığı, tüm zamanların en iyi 100 Amerikan filminin yer aldığı AFI's 100 Years... 100 Movies listesinde 52. sıradadır. Internet Movie Database'in Top 250 listesinde 01 ocak 2012 tarihi itibarıyla 43. sıradadır. Time dergisinin hazırladığı Tüm Zamanların En İyi 100 Filmi listesinde, 52. sırada yer almaktadır.
Filmde Robert De Niro'nun yanında Jodie Foster ve Harvey Keitel de yer almaktadır.
Goodfellas filmi Henry Hill adında bir gangsterin gerçek hikayesini anlatır. En iyi mafya filmleri arasında gösterilir.
Robert De Niro ve Joe Pesci'nin unutulmaz performansını izledik.
Casino'nun başrolünde Robert De Niro, Sharon Stone ve Joe Pesci yer almaktadır.
Ace Rothstein, usta bir spor bahisçisidir ve bahislerde elde ettiği başarılar sonucunda mafyanın dikkatini çeker. Kendisine Las Vegas'ta kumarhane yöneticiliği teklif edilir, teklifi başlarda geri çevirir. Yalnız mafya baronların ısrarına dayanamayarak kumarhane yöneticiliğini kabul eder.
Ace görevi üstlenir üstlenmez patronların takdirini kazanır. Arkadaşı Nicky de Ace'in istememesine rağmen Las Vegas'a yerleşir. Nicky başlarda Ace'in işinde ona yardımcı olur. Ancak bir süre sonra ikilinin ilişkileri bozulmaya başlar.
Film güzel, izleyin değerli okuyucular.
The Aviator Ünlü Howard Hughes'ün çılgın aşamı anlatılıyor. Aşk hayatı, uçma sevdası ve sahip olduğu ruhsal hastalık (obsesif kompulsif bozukluk) anlatılıyor.
Film heyecanlı ve akıcı. Uçak firmalarının yarışından dönemin filmlerine kadar geniş bir anlatım var. Bu Howard Hughes'ün ilginç yaşamı. Takıntılarının onu zor duruma düşürdüğünü de belirtmek gerek.
Başrole Cate Blanchett, Alec Baldwin ve Scorsese'nin çalışmayı çok sevdiği, bizim de kalbimizde yeri ayrı olan Leonardo DiCaprio var.
The Departed Scorsese yine Leo ile çalışmış. Ama sadece Leo değil, bu filmin kadrosu müthiş: Jack Nicholson, Matt Damon, Martin Sheen, Alec Baldwin, Mark Wahlberg.
Filmin kendisi de güzel. Polisiye türünde bir film. Polis, mafya mücadelesi ve içlerinde yer alan iki muhbirin yaşadığı dramı konu alır.
Frank Costello’nun (Jack Nicholson) kurduğu mafyayı bitirmek için operasyon hazırlığı yapar. Teşkilat öncelikle, Boston'da büyümüş olan genç polis memuru Billy Costigan'ı (DiCaprio), Şef Ellerby (Baldwin) suç örgütünne sızmak için görevlendirir. Ancak karşı tarafın da buna karşı bir hazırlığı vardır.
Tavsiye ettiğim filmler arasında ilk sıralarda yer alır. Filmin kendisi gibi müzikleri de çok iyidir.
Shutter Island Yine DiCaprio. Filmde, Teddy Daniels ve Chuck Aule isimli iki polis memurunun, bir akıl hastasının ortadan kaybolması üzerine tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü Ashecliffe Hastanesi'ne soruşturma için gitmesi ve sonradan meydana gelen esrarengiz olaylar anlatılıyor.
İzledikten sonra "oha" diyeceğiniz bir film.
The Wolf of Wall Street Filmde Jordan Belfort'un inişli çıkışlı hayatı anlatılıyor. Gerçek hayattan uyarlamadır. Belfort, para kazanma isteğiyle Wall Street'ta önce komisyoncu sonrasında Stratton Oakmont adında bir firmada CEO olur. Önemsiz tahvillerle birçok yatırımcıyı aldatır ve kısa sürede para kazanma ve harcama makinesine dönüşür.
The Irishman Teşekkürler usta. Bize Pacino, De Niro, Harvey Keitel ve Pesci'yi birlikte izlettiğin için.
Film, "I Heard You Paint Houses" kitabından uyarlanmıştır.
Eski asker Frank Sheeran'ın hayatına odaklanmış. Sheeran, aynı zamanda mafyanın tetikçisidir. Filmde Amerika'nın gizemli suç olaylarından biri olan sendika lideri Jimmy Hoffa'nın ortadan kayboluşu da işlenmiş.
Seven Filmde Hristiyanlık'ın 7 ölümcül günahını işleyenleri kendi yöntemleriyle öldüren bir seri katili ve onun peşindeki iki polis dedektifi konu alan bir gerilim filmidir. Sürekli yağmur yağar, karanlık tonlar ve mekanları ile sinema klasikleri arasındadır.
Başrollerde Brad Pitt, Morgan Freeman, Kevin Spacey ve Gwyneth Paltrow'u görüyoruz.
Oyunculuklar iyiydi ama Kevin Spacey çok daha farklı ve harika bir performans sergilemiş bence.
Fight Club İyi bir işi olan anlatıcının yaşamı uykusuzluk yüzünden darmadağın olmuştur. Bir tavsiye üzerine ,çok ihtiyacı olmamasına rağmen, tedavi grubuna katılır. Orada Marla ile tanışır. Bir süre sonra Tyler Durden ile tanışır ve hayatı tamamen değişir.
Fight Club filmi bir kitaptan uyarlanmıştır. Birçok mesaj içerir. Bizce izlenmesi gerekir ama aşırı şekilde abartılacak bir film değildir.
Zodiac Gizem-gerilim filmi. 1960'lı yılların sonundan itibaren ABD'nin sahillerinde seri cinayetler işleyen ve kendine Zodiac takma adını koyan katili yakalama öyküsü anlatılmaktadır.
Oyuncu kadrosu: Jake Gyllenhaal, Robert Downey Jr., Mark Ruffalo
Polisiye olarak güzel bir filmdi ama daha kısa bir film olabilirdi. Onun dışında güzel bir film.
The Curious Case of Benjamin Button Halk I. Dünya Savaşı'nın bitişini kutlarken; bir bebek 86 yaşındaki bir adamın görünüşü ile doğar. Annesi doğumdan sonra ölür, babası ise bebeği bir huzurevinin önüne bırakır. Huzurevinde çalışan çift Queenie (Henson) ve Tizzy (Ali) bebeği bulurlar. Queenie, kendi başına büyütmeye karar verdiği bebeğe Benjamin ismini verir.
Biz yaşlandıkça Benjamin gençleşiyor. İlginç bir hayat hikayesi. Filmde sadece gençleşen Benjamin'i görmekle kalmıyor, onun aşklarını ve tüm yaşadıklarını izliyoruz.
Güzel bir filmdi bence. Başrollerde Brad Pitt, Cate Blanchett var. Tilda Swinton'ı da görüyoruz.
Gone Girl Karısının ortadan kaybolmasından sorumlu tutulan bir adamın hikayesini anlatıyor.
Missouri'de bir yaz sabahı, Nick ve Amy evliliklerinin beşinci yılını kutlamaya hazırlanmaktadır. Fakat o gün Amy aniden ortadan kaybolur.
Gelişen olayları şaşkınlıkla izliyoruz.
Rosamund Pike çok iyi bir performans sergilemiş bence. Ben Affleck'in gülüşü süperdi. Neil Patrick Harris ise HIMYM'dan sonra Barneyimsi bir rolle filmdeydi.
Kubrick, estetiğin ve mükemmelliyetçiliğin her filminde göze çarptığı usta bir yönetmendir. Savaş filmi de çekmiş, uzay filmi de çekmiştir. Ve çektiği bu filmler hala büyük istekle izlenmektedir.
2001: A Space Odyssey (1968) Kubrick bu filmi ile ilgili "Eğer Leonardo,Mona Lisa tablosunun altına şöyle yazsaydı ona nasıl değer verebilirdik ?: "Hanımefendi gülümsüyor çünkü sevgilisinden sakladığı bir sır var" bu izleyiciyi gerçeğe zincirlerdi ve ben bunun 2001'e (Space Odyssey) olmasını istemiyorum." demiştir.
Filmin tarihini yazmamızın bir sebebi var: İnsanoğlu Ay'a henüz ayak basmamış ancak en gerçekçi uzay filmi çekilmiş.
Benim bu filmi değerlendirmem doğru olmayacaktır, o yüzden konusunu yazacağım sadece: bir grup primat bir yerde yemek için kavga etmektedirler. Kavgaları, aniden beliren siyah bir taş sebebiyle bölünür. Aniden beliren bu taş, primatların ilk defa alet kullanmasını sağlar. Böylelikle evrimin en önemli adımlarından biri olan akıl kullanımı başlamış, insanların şafağı gelmiştir.
Bir önceki sahneden 4 milyon yıl sonra, bir uzay gemisi aydan gelen esrarengiz sinyallerin ardında aynı siyah taşı keşfeder. Hem de Ay yüzeyinde. Sinyaller Jupiter’e gitmektedir.
Biraz sıkıcı bir filmdi bence ama izledikten sonra düşündüyor.
A Clockwork Orange
İzleyip de herkese tavsiye edemeyeceğimiz filmlerdendir Otomatik Portakal.
Bu filmde öğreneceklerimiz fazladır aslında ama biz sadece hikayeye odaklanacağız.
İngiltere'de endüstri sonrası bir şehirde, iyi ve kötünün ayırt olduğu bir toplumda, gençlerden oluşan bir çetenin insanlara uyguladıkları şiddet ve Alex üzerinden insan doğası, toplumsal değerlerin çatışması filmin konusudur.
Alex adlı gencin zaman geçirmek için üyesi olduğu çetesi ile beraber işledikleri suçlardan sonra diğerleriyle ayrılığa düşünce onlar tarafından ihbar edilmesini, yakalandıktan sonra başına gelenleri ve beyninin yıkanarak topluma kazandırılmasının sonrasını anlatır.
The Shining Jack Nicholson'ın başrolünde olduğu gerilim filmi. Performansı Jack Torrance olarka bence çok iyiydi.
Yazar Jack Torrance'ın, kışın kapalı olan Overlook Oteli'nin bakımını üstlenerek, ailesiyle birlikte otele taşınması sonrasında meydana gelen doğaüstü olaylar konudur.
Full Metal Jacket Filmde Vietnam Savaşı öncesi Amerikan ordusunun eğitimleri ve Vietnam Savaşı sırasında ordudaki askerlerin başından geçen olaylar anlatılmaktadır.
Filmin ilk yarısı mükemmeldi, gerek askeri düzen gerekse eğitim ve marşları çok etkileyiciydi. Ama ikinci yarı savaşa odaklıydı biraz daha yavaş ilerlemişti.
Top Gun Tom Cruise, Val Kilmer, Kelly McGillis'in başrolde olduğu aksiyon filmi. Aşırı akıcı ve heyecanın sadece tek bir yerde düştüğü bir film. Bunu izledikten sonra pilot olmak istemeniz yüzde yetmiş mümkündür.
Apocalypse Now Bu film hakkında sayfalarca yazı yazılabilir ama biz kısa bir şekilde açıklamaya çalışacağız. Martin Sheen'in gençlik hali, Marlon Brando ve arada çıkan manyak komutan rolünde Robert Duvall. Türüne bakarsak savaş filmi deriz. Vietnam Savaşı. Ancak bu film bir savaş filminden fazlasıdır.
Albay Kurtz (Brando), ordunun en başarılı komutanlarındandır. Ancak bir gün her şeyi geride bırakır ve bir kabileye gider. Kabilenin tanrısı gibi olur, herks onun dediklerini yapar. Fakat bu durum ABD ordusu tarafından tehdit olarak algılanır ve ikna çabaları işe yaramadığından oraya Captain Willard (Sheen), Kurtz'ü öldürmeye gönderilir.
Film psikolojik açıdan ve savaşı anlatması bakımından oldukça başarılıdır. Bir süre etkisi altında kalabilirsiniz. Film, usta yönetmen Coppola'yı ve setteki birçok insanı cinnetin eşiğine getirmiştir. Kısa bir araştırma sonucu bilgi edinebilirsiniz.
V for Vendetta Bizim bu filmi politik olarak değerlendirmemiz ne kadar doğru olur bilemiyorum. Hata payımızın yüksek olacağını biliyorum sadece. O yüzden filmi sinematik olarak incelemeye çalışacağız.
V karakteri düşüncesinden vazgeçmeyen, Guy Fawkes'un ideallerini benimseyen, 400 yıl sonra onun yapmak istediğini gerçekleştirecek kişidir. Evey karakteri ise V ile tanışan, ondan etkilenen ve de onun gibi düşünen karakterimizdir.
Film toplumsal açıdan bir çok mesaj içermektedir. İzlerken sizi hiç sıkmayacak bir filmdir. Mutlaka izlemenizi öneririz.
"Beneath this mask there is more than flesh, Beneath this mask there is an idea, Mr. Creedy, and ideas are bulletproof."
Once Upon a Time in America Sergio Leone'un üzerinde 10 yıl çalıştığı, Amerika'da mafyayı anlattığı son filmi. Müzikleri öyle ünlü ve harikadır ki filmi izlememiş olsanız bile müziklerini duymuşsunuzdur. Müzikler, Ennio Morricone tarafından yapılmıştır.
Film biraz uzun ama izlerken sıkılabilirsiniz ama güzel bir eser.
Dead Poets Society Başrolünde Robin Williams var. Bir edebiyat öğretmenini canlandırıyor, başarılı ve farklı bir tarzı olan bir edebiyat öğretmenini.
Welton Academy'de Bay Keating (Williams) ,öğrencilerini şiirle tanıştırır. Onlara dünyaya farklı açılardan bakmayı öğretir. Ancak Welton Akademisinin alışık olmadığı bu düzen dikkat çekecektir. Yönetim rahatsız olur bu durumdan. Okul müdürü Nolan, yeni edebiyat öğretmenini, öğrencilerinden birinin intiharından suçlu bulmuştur. Bunu bahane ederek edebiyat öğretmeni Bay Keating'i okuldan ayrılmaya zorlamıştır, fakat bu ayrılığa onu anlayan öğrencilerinin verdiği tepki şahanedir.
"O Captain, My Captain!"
Chinatown Jack Nicholson'ın dedektifi oynadığı film. Genelde karım/kocam beni aldatıyor diyenlere kanıt götürmek için çalışıyor ama son aldığı iş biraz karışık.LA'de su krizi olduğu zamanlar,30lar galiba, o dönemde geçiyor. Sürükleyici bir film.
Temel öykü, kapitalizmin polisler dâhil bütün nüfuzluları satın almaları, kendi iktidarları, saltanatları için önlerine geleni sömürmeleri üzerine kuruludur.
"Forget it, Jake. It's Chinatown."
Seven David Fincher'ın suç/gizem türündeki bu filminde bir katil yedi büyük günaha göre cinayetler işliyor. Yeni bir dedektif ile tecrübeli bir dedektif ise onu adım adım yakalamaya çalışıyorlar.
Filmin oyuncu kadrosu, senaryosu gibi harika: Morgan Freeman, Kevin Spacey, Brad Pitt, Gwyneth Paltrow
Doctor Sleep Stephen King'in yazdığı, Stanley Kubrick'in yönettiği The Shining'in bu devam filminde küçük Danny'nin büyümüş halini Ewan McGregor canlandırıyor. Rose the Hat rolünde ise Rebecca Ferguson var.
The Shining kadar başarılı olmasa da güzel ve izlenebilecek bir film.
The Devil's Advocate Keanu Reeves başarılı bir avukat, Charlize Theron onun eşi, Al Pacino ise John Milton (Şeytan). Gerilim/korku türünde olmasına rağmen sürekli ne olacak diye merak edeceğiniz bir film.
John Milton'ın yaptığı konuşmalar çok etkileyiciydi. Bir de filmin sonu... "Vanity, Definitely my favourite Sin!" ardından gelen Rolling Stones'un Paint it Black'i...
Blow George Jung, Kokain' i Kolombiya'dan çıkartıp Amerikaya ve tüm dünyaya tanıtan adam olarak tanınan uyuşturucu insanı. Hayatı filmde izlediğimize göre oldukça inişli çıkışlı. Film sizi sıkmaz, beğenirsiniz.
Jung'u Depp canlandırdı. Filmde Penelope Cruz da yer alıyor.
The Shawshank Redemption Morgan Freeman ve Tim Robbins'in yer aldığı, hapishane konulu IMDB'de 1. sırada yer alan film. IMDB'deki yeri tartışılabilir ancak film oldukça güzel.
The Pianist 2. Dünya Savaşı zamanında piyanist Wladyslaw Szpilman'ın hayatının anlatıldığı film. Gerçek hayattan uyarlanmıştır. Hayatta kalma isteği, umudunu ne olursa olsun kaybetmemesi ve biraz da şans sayesinde piyanistimizin başından geçenleri izliyoruz.
Adrien Brody o kadar iyi oynamış ki En İyi Erkek Oyuncu Oscarı'nı alan en genç kişi olmuş.
Good Will Hunting Senaryosu Matt Damon ve Ben Affleck tarafından yazılmış 1997 yapımı film. Başrolde Robin Williams ile birlikte oynamışlardır. Film, En iyi Senaryo ödülünü ve En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Robin Williams) ödülünü kazanmıştır.
Will Hunting (Damon) üniversitede çalışan bir hademedir. Öğrenmeyi sever. Yakın çocukluk arkadaşları ile birlikte mahalledeki diğer gençlerle kavga ederler. Bu yüzden başı derttedir ve son yaptığı kavgadan dolayı hapise gönderilir. Daha önce Will'in yeteneğini fark eden üniversite profesörü bir şartla Will'i hapishaneden çıkarttırır. Şart, Will'in bir terapist tarafından tedavi edilip içindeki öfkenin dindirilp iyileşmesini sağlamaktır. Will terapist (Robin Williams) ile birlikte hayata yeniden başlayacak, en yakın arkadaşı (Ben Affleck) ve yeni tanıştığı kız arkadaşı bu konuda ona yardımcı olacaktır.
Tim burton 7'den 70'e her izleyicinin dikkatini çeken, belirli türleri kendine özgü tarzıyla çekmesiyle ünlü bir yönetmendir. Mekan unsurunu çok iyi şekilde kullanır. "Gotik"in 1 numarasıdır. Eğer beetlejuice filminde winona ryder'ın karakteri lydia'ya bakarsanız demek istediğimizi anlayacaksınız.
Burton, Johnny Depp ve Helena Bonham Carter ile bolca çalışmıştır. Filmlerinin müziklerini ise genelde Danny Elfman besteler.
Edward Scissorhands Edward, bir insan gibidir ancak mucidi vardır. Makinelerden oluşmuştur. Ustası ellerini tamamlayamadan öldüğünden elleri yerinde makaslar vardır. Yapıldığı zamandan beri insan içine çıkmamış, kendi halinde yaşamıştır. Büyük bir insanın bedenindeki çocuktur Edward. Ancak iyi yürekli Avon Lady'miz içinde onun olduğu, kimsenin gitmediği kaleye gider. Ona yardımcı olur, yanına alır ve olaylar gelişir.
Edward scissorhands, izleyenlerin kendinde parçalar bulduğu eğlendirmenin de ötesinde bir filmdir.
Corpse Bride Stop-Motion türünde bir filmdir. Baş karakterimiz victor, evlenmek üzere olan bir gençtir. Ancak biraz korkar, eli ayağına dolaşır, yeminini söyleyemez ve kaçar, uzaklaşır. Ormanda yeminini tekrarlar ve yüzüğü bir dal parçasına takar. Bu dal parçası dediğimiz şey Ölü Gelin Emily'nin parmağıdır. Victor ölüler diyarına çekilir ve olanlar olur.
İçindeki şarkıları, ölüleri, esprileri aşırı eğlencelidir.
Sleepy Hollow Dedektif Ichabod Crane, New York'tan Sleepy Hollow'a başsız süvari tarafından işlenen cinayetleri araştırmak için gönderilmiştir. Ichabod, bilimin metotlarına inanır, efsanelerle işi olmazdı. Fakat işler değişti. Büyünün eksik olmadığı bu kasabada işleri çözmek biraz zor ama imkansız değil.
Memurumuz Ichabod Crane (Johnny Depp)'in tepkileri için, bayılmaları, sakarlıkları için bile izlenir bu film. Türü korku ve gizem olmasına rağmen gülme krizine bile girebileceğiniz sahneler yer almaktadır.
Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street bu filmde corpse bride da olduğu gibi depp, carter, burton üçlüsü vardır.
Film, berber sweeney todd'un yargıçtan intikam almak istemesini anlatır. Müzikaldir ancak kan ve vahşet açısından tarantino filmlerinden farksızdır. Mekanın cıvıl cıvıl bir yerden karanlıkların eksik olmadığı bir yere dönmüş olması bence todd'un duygularını anlatıyordu. Bazı kişiler beğenmemiş olabilir ama bence başarılı bir filmdi.
Filmi izledikten sonra bir süre berbere gitmek ve kıymalı börek yemek istemeyebilirsiniz. Korkmayın, bunlar geçici etkilerdir. Ancak şarkılar mutlaka aklınıza kazınacaktır.
Dark Shadows Barnabas Collins... Bir cadı tarafından lanetlenmiş adam. Yüzyıllarca bir tabutun içinde kalmış.. Ailesinin kurduğu şehirde onun imparatorluğunu elinden alan cadı ise şehri sahiplenmiş. Bu pis cadı Barnabas'ı -sözde- sevmektedir. Barnabas'tan karşılık alamayınca da onun sevdiklerini öldürmektedir. Başta söylemiştik, yüzyıllar geçti, Barnabas zincirlerinden kurtuldu. Ailesinin malikanesine gitti. Sonra neler oldu?! İzleyin ve öğrenin. Eğleneceğiniz ama o cadıdan nefret edeceğiniz bir film. Oyunculuklar başarılıydı. Depp'in mimikleri şahaneydi. Michelle Pfeiffer ise her zamanki gibi harika.
İçindeki esprileri beğeneceğinize eminim.
ALICE COOPER konser veriyor filmde.
Alice in Wonderland Bir rüyanın tekrar etmesinden dolayı bunalımda ve sevgili babasının kaybının yasında olan on dokuz yaşındaki Alice, Lord Ascot'un malikanesinde verilen bahçe partisine katılır ve burada, çevresindekilerin ondan beklediklerinden sıkılmaktayken Hamish Ascot'tan istenmeyen bir evlilik teklifiyle karşılaşır. Ne yanıt vereceğini bilemezken mavi yelekli bir tavşanı takip eder ve büyük bir tavşan deliğine düşer. Buradan bir ormana geçmiş olan Alice, Beyaz Tavşan, Fındık Faresi, Dodo, Konuşan Çiçekler ve Tweedledee ve Tweedledum ile karşılaşır.
Film güzel ve eğlenceli, oyunculukları da beğeneceğinizi düşünüyoruz.
Charlie and the Chocolate Factory 5 çocuk, 5 ebeveyn 1 fabrika, 1 Willy Wonka.
Çocuk kitabından uyarlanmıştır. Depp'in mimikleri bizleri güldürmeyi başarır, oompa loompa'ların dansları bizleri eğlendirir. Charlie'nin ailesi zorluklara rağmen aile olmayı gösterir. Diğer zengin çocuklar ise açgözlülüğü ve doyumsuzluğu anlatır izleyiciye. Yine de hiçbir şeye bakmayıp Willy Wonka'ya baksanız seversiniz filmi.
"Mrs. Gloop: Augustus, please don't eat your fingers.
Augustus Gloop: But I taste so good."
Beetlejuice İzlediğim en değişik korku filmi. Bildiğimiz korku filmlerinden farklı. Sıfır klişe maksimum kalite. Bazı yerleri var kahkaha attırıyor ("koç biz galiba öldük" "nerden anladın!?"). Beetlejuice karakteri ayrı komik. Bir de kafası küçük bir eleman var sebebini sonda açıklıyorlar harikaydı.
Winona Ryder, Lydia rolündeydi, çok iyi oyunculuğu vardı bana göre. Aynı şeyi usta oyuncu Alec Baldwin için de söyleyebilirim. O da Adam karakterini canlandırmıştı.
Bu film Burton için Batman yönetmenliğine, Michael Keaton için de Batman karakterine giden yolu açmıştır.
Batman (1989) Yönetmenimiz mekan açısından başarılı demiştik. Bu film de dediğimize bir kanıt oluşturuyor. Gotham City'nin gotikliğini mükemmel şekilde bize aktarmış. Batmobile de güzeldi. Michael Keaton'ın Batman'i en iyi Batman olmasa da kaliteli bir Batman'dir. Bir de Joker olarak Jack Nicholson'ı gördük. Tekinsiz rollerde-aslında her rolde harika ama siz anladınız- usta olan Jack Nicholson bu rolün de hakkını vermiş. O sıralar çok genç de değildi belirtelim. 51 yaşındaydı o sıralar büyük usta.
Keaton ve Nicholson'ın yanında yan karakterler de güzel performans sergilemişti.
Mars Attacks! Nevada çölüne Mars gezegeninden gelen bir uzay gemisi iner. Uzay gemisinin kapısı açılır ve dost olarak geldiklerini söyleyen Marslılar teknolojilik silahlarıyla önlerine gelen herkesi öldürmeye başlarlar. Marslılar Washington'dan başlayarak ve tüm dünyaya yayılmak üzere, sürüler halinde Dünya'yı istila etmeye başlarlar. Artık Dünya'yı ele geçirme planlarının ortaya çıkmasıyla yaşam savaşı başlar.
Jack Nicholson iki farklı karakteri oynadı. Bond olarak tanıdığımız Pierce Brosnan ise bir profesörü canlandırdı. Film oyuncu kadrosu olarak olukça zengin.
Spielberg, asla unutulmayacak bir yönetmendir. Kendisi döneminin yüksek bütçeli filmlerini çekmiş, başarı sağlamış birisidir. Aradan yıllar geçmesine rağmen filmleri heyecanla izlenmektedir. Biz de yönetmenimizin bazı filmlerini sizlere tavsiye etmek istedik. İyi okumalar dileriz.
E.T. - E.T. The Extra-Terrestrial 1982 yapımı bu film görsel efektler açısından oldukça zengindir. İzlerken sizi hem güldürür,hem üzer. E.T.'yi kendi arkadaşınız gibi seversiniz. İzlenmesi gereken bir filmdir diyebiliriz.
Denizin Dişleri (Jaws) Kasabada denize giren insanları yiyen bu büyük ve tehlikeli balığın bir an önce öldürülmesi gerekir. Filmde heyecan hiç azalmaz son kısmı harikadır.
Schindler'in Listesi liam neeson,ralph fiennes ve ben kingsley başrollerde. Oscar schindler (Neeson) bir iş insanı. 2. dünya savaşı sırasında kap üretiyor. Parayı kazanıyor. O sırada yahudiler de işkence görüyor, öldürülüyor. Schindler buna dayanamıyor,yahudileri fabrikasında çalıştırıyor. Onlara yardımcı oluyor,satın alıp kurtarıyor. Film uzun olabilir ancak güzel. Anlatılan olaylar gerçektir, şu anda onun kurtardığı yahudilerin soyundan gelenlere schindler'in yahudileri deniyor.
Indiana Jones Üçlemesi George Lucas'ın yapımcılığında Steven Spielberg tarafından yönetilen seridir. Maceracı indiana jones'u harrison ford oynar. Onun babasını ise bond serisinden tanıdığımız sean connery. bu seriyi, macera filmi severleri mutlaka izlemiştir.
Er Ryan'ı Kurtarmak Film, 2. Dünya Savaşı'nda Captain John H. Miller'ın yaklaşık 10 kişilik ekibiyle bir askeri kurtarıp eve götürülmesini ele alır. Kurtarılacak olan askerin 3 kardeşi savaşta ölmüştür. Komutanlar da annelerini daha fazla üzmemek için bu kurtarma görevini başlatır.
Film gerek savaş sahneleri bakımından gerekse hikaye bakımından oldukça doyurucudur.
Ready Player One 2018'de çıkan bilim kurgu-macera filmidir.
2045 yılı sonlarında dünya yüzeyindeki birçok şehir, eskimiş araba ve elektronik eşyaların bulunduğu kenar mahallelere dönüşmüştür. İçerisinde yaşamanın keyif vermediği böylesi bir dünyada OASIS adındaki çok oyunculu çevrimiçi bir oyun, insanlara içerisinde yaşadıkları dünyadan kısa da olsa bir kurtuluş sunmaktadır. Oyu sanal gerçeklik teknolojisi ile oynanır. İstenilen her şey yapılabilir. Bir de saklanan 3 anahtarı bulan kullanıcılar, yalnızca OASIS'in Borsa'daki hisselerine değil, aynı zamanda oyun üzerindeki bütün kontrolü de ele geçirecektir.
izlemezseniz bir şey kaybetmeyeceğiniz ancak izlerseniz eğlenebileceğiniz bir filmdir.
Catch Me If You Can Frank Abagnale Jr.'nin hayat öyküsünden esinlenilerek oluşturulan, Tom Hanks ve Leonardo DiCaprio'nun başrol olduğu filmdir. Frank Abagnale Jr., sahte çeklerle dolandırıcılık yapan zeki ve kurnaz biridir. Carl Hanratty ise onu yakalamaya çalışan dedektiftir. Filmi beğeneceğinize eminiz.
Lincoln 2012 ABD tarihi drama filmidir. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Steven Spielberg yapmıştır. Filmde konu alınan ABD başkanı Lincoln rolünü Daniel Day-Lewis ve Lincoln'ün eşi Mary Todd Lincoln rolünü ise Sally Field oynamıştır. Oscar'ların efendisi Daniel Day-Lewis, bu filmle En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar almıştır (toplam 3 tane almış, 6 tane adaylığı var).
Christopher Nolan, üst düzey bir yönetmendir çoğu kişiye göre. Filmlerini anlamakta zorluk çekebiliriz bazen ama izlerken ve izledikten sonra da çok keyif alırız. Memento'dan başlayarak Tenet'a kadar Nolan filmlerini kendimizce kısa kısa yorumlayarak puanlamak istedik.
Memento
Kurgusu kafa karıştırıcıydı evet ama açıklıyordu bize kendisini. Siyah beyaz kısımlar kronojolik olarak anlatıyor olayı.
Puan 7.3/8
Insomnia
Başrollerde Al Pacino, Robin Williams ve Hilary Swank var. Film uykusuzluk sorunu çeken ve beklenmedik bir hata yapan dedektifle katilin yaşadıklarını anlatıyor. Güzel ve akıcı bir filmdi.
Puan 6.6/8
Kara şövalye üçlemesi
Bu seriyi izlemeyen, Heath Ledger'ın efsane Joker'ını görmeyen, "Christian Bale çok iyi Batman'di" demeyen yoktur sanırım. Diğer karakterlerin de hakkını yememek lazım.
Seriye puanımız 7.1/8
Prestige
Christian Bale, Hugh Jackman ve Nikola Tesla rolünde müziğiyle, Major Tom'uyla ünlü David Bowie var. Bale ve Jackman'ın karakterleri birer sihirbaz. Bir de sihirbazlardan birinin Tesla'dan yardım aldığını düşünün. Buna Nolan hikayeciliğini de ekleyin. Karşınıza müthiş bir eser çıkar.
Puan 7.4/8
Inception
Herkesin bildiği Nolan eserlerinden belki de en önemlisidir. Bunda hikaye ve oyuncular, Nolan'ın zekası etkilidir. Filmin sonunu bile aradan 11 yıl geçmesine rağmen hala tartışıyoruz (Nolan yaptığı bir açıklamayla noktayı koymuştu aslında ama).
Puan 7.1/8
Dunkirk
2. Dünya Savaşı ile ilgili bir film. Cillian Murphy ve Tom Hardy iyi bir performans sergilemişler. Film güzeldi.
Puan 6.5/8
Tenet
Pandemi sebebiyle neredeyse durma noktasıma gelen sinema sektörüne ilaç oldu bu film.
Nolan, James Bond filmlerini severmiş. Ajan filmi çekmek istemiş Bu filmi de bir ajan filmi. Ancak alışık olduğumuz türden değil. Zaman kavramı çok farklı işlenmiş (yine). Başrolde usta oyuncu Denzel Washington'ın oğlu John David Washington ve geçtiğimiz bir kaç yılda kendinden iyice sôz ettiren Robert Pattinson var. Filmi anlamak için her saniyesini dikkatle izlemek gerektiğini düşünüyorum. Aksiyonun, heyecanın bir an olsun eksik olmadığı bir yapım.
Puan 6.8/8
Sevgili okuyucular, Prison Break çok sayıda insanın severek izlediği, heyecanın eksik olmadığı bir hapisten kaçış dizisidir. Baş karakterimiz Michael Scofield, bir inşaat mühendisidir, Abisi Lincoln Burrows'un haksız yere hapse girdiğini düşünmesinden onu Fox River Hapishanesi'nden kurtarmaya çalışır. Bunun için de kendi hayatını hiçe sayar, bir plan yapar ve hapse girer. Hapiste gerekenleri ayarlar. Bu sırada ona yardımcı olacak kişiler de vardır, onun için işi zorlaştıracaklar da. Ama Michael zeki biridir, bunlardan kurtulabilecektir.
Dizinin ilk sezonu Fox River'dan kaçışı anlatmaktadır. Ancak bölümler ilerledikçe işler daha da karmaşıklaşacaktır.
Ian Fleming'in romanlarından uyarlanan James Bond film serisi hayatımıza 1962'de girdi. O günden bu yana herkes Bond'u,007'yi,çok sevdi,maceralarını izlemek istedi. Biz de bu seriyi, filmlerin çıkış tarihlerine göre listeleyip filmleri kendi içinde puanladık. Aralara da Bond aktörlerini yazdık. Keyifli okumalar dileriz.
Dr. No (1962) -Sean Connery- 7/8
From Russia with Love (1963) -Sean Connery- 7.1/8
Goldfinger (1964) -Sean Connery- 6.8/8
Thunderball (1965) -Sean Connery- 5.8/8
You Only Live Twice (1967) -Sean Connery- 5.9/8
On Her Majesty's Secret Service (1969) -George Lazenby- 5.6/8
Diamonds Are Forever (1971) -Sean Connery- 6.3/8
Live and Let Die (1973) -Roger Moore- 5.7/8
The Man with the Golden Gun (1974) -Roger Moore- 5.6/8
The Spy Who Loved Me (1977) -Roger Moore- 6/8
Moonraker (1979) -Roger Moore- 5.5/8
For Your Eyes Only (1981) -Roger Moore- 6.1/8
Octopussy (1983) -Roger Moore- 6.9/8
A View to a Kill (1985) -Roger Moore- 5.3/8
The Living Daylights (1987) -Timothy Dalton- 6.1/8
Licence to Kill (1989) -Timothy Dalton- 6/8
GoldenEye (1995) -Pierce Brosnan- 5.9/8
Tomorrow Never Dies (1997) -Pierce Brosnan- 5.7/8
The World Is Not Enough (1999) -Pierce Brosnan- 5.9/8
Die Another Day (2002) -Pierce Brosnan- 6/8
Casino Royale (2006) -Daniel Craig- 7.4/8
Quantum of Solace (2008) -Daniel Craig- 6.9/8
Skyfall (2012) -Daniel Craig- 7.5/8
Spectre (2015) -Daniel Craig- 7/8
No Time to Die (2021) -Daniel Craig- heyecanla bekliyoruz!
Başlamadan önce belirtelim;bu sıralama marvel filmlerinin kendi içinde bir sıralamasıdır,diğer filmlerden bağımsızdır. filmler çıkış tarihine göre sıralanmıştır. x-men serisi,deadpool serisi,tobey maguire ve andrew garfield'lı örümcek adam filmleri dahil edilmemiştir. keyifli okumalar dileriz.
Iron Man 7.2/8
The Incredible Hulk 5.3/8
Iron Man 2 7.3/8
Thor 6.9/8
Captain America: The First Avenger 7/8
Marvel's The Avengers 7.2/8
Iron Man 3 6.9/8
Thor: The Dark World 6.7/8
Captain America: The Winter Soldier 6.6/8
Guardians of the Galaxy 6.5/8
Avengers: Age of Ultron 6.7/8
Ant-Man 7/8
Captain America: Civil War 5.9/8
Doctor Strange 6.5/8
Guardians of the Galaxy Vol. 2 6.6/8
Spider-Man: Homecoming 6/8
Thor: Ragnarok 7.5/8
Black Panther 7.3/8
Avengers: Infinity War 7.7/8
Ant-Man and the Wasp 6.7/8
Captain Marvel 6.8/8
Avengers: Endgame 7.6/8
Spider-Man: Far From Home 6.7/8
Reservoir dogs tarantino'nun yönettiği ilk film. oyuncu kadrosu güzel. hırsızlar elmas soygunu için toplanıyor ve her birine renkler ile lakaplar takılıyor. her şey olduktan sonra aralarından birinin polis olmasından şüpheleniyorlar ve olaylar gelişiyor.
Pulp fiction Başrollerde samuel l. jackson,john travolta ve bruce willis var. 2 gangster ve 1 boksçunun başından geçenler anlatılıyor,çok güzel bir film izlemenizi tavsiye ederim.
Jackie brown yine samuel l. jackson ayrıca robert de niro ve pam grier de var.
jackie (grier) ordell (jackson) için çalışıyor. ancak polis onu yakalayınca işler ters gidiyor.
o da max (robert forster) ile bir plan yapıyor. film bence biraz durgundu ancak izlenebilir.
Kill bill serisi Harika bir seri kan,vahşet her şey var. gelin rolünde uma thurman oynuyor. diğer karakterleri canlandıranlar ise çok iyi oyuncular;örneğin michael madsen.
kandan iğrenmiyorsanız severek izleyeceğinizi düşünüyorum. bir de,bir lokantada toplu katliam sahnesi var ki mükemmel bir sahne. one woman army.
Death proof kurt russell'ın başrolde olduğu film. bu adamın bir arabası var,kazalardan sürekli sağ kurtuluyor. adam da bu durumu kötüye kullanıp kızları öldürüyor, onlara saldırıyor ve bir şekilde kendini aklıyor. ama bir başka seferde olaylar farklı bir şekilde gelişiyor. eğer merak ediyorsanız izleyin!
Inglorious basterds 2. dünya savaşı sırasında geçiyor film. başrolde brad pitt var güzel bir performans sergilemiş. diğer oyuncular da aynı şekilde çok iyilerdi. 2. dünya savaşı'nı tarantino farklıyla izlemek mi? "that's a bingo!"
Django unchained jamie foxx,leonardo dicaprio,christoph waltz'un rol aldığı mükemmel bir film. mutlaka izleyin. özgürlüğü elde etme,ırkçılıkla ilgili bir film. neredeyse her an bir aksiyon var. leonardo dicaprio rolü çok iyi oynamış (her zamanki gibi). Django eskiden bir köleydi, ve doktor schultz onu kurtardı,eğitti,kelle avcısı yaptı. django'ya bir kişisel olayda yardım etti. izleyin, izlettirin.
"The "D" is silent, hillbilly!"
The hateful eight Samuel L. Jackson, Kurt Russell, Jennifer Jason Leigh, Walton Goggins, Demián Bichir, Tim Roth, Michael Madsen ve Bruce Dern'in yer aldığı Amerikan western filmidir. Film iç savaş sonrası wyoming'de kar fırtınası sırasında posta arabasıyla dağdan geçerken sığınak arayan 8 yabancının yaşadıkları anlatılıyor.
belki biraz sıkılabilirsiniz ancak bazı sahneler sayesinde filme bayılırsınız. samuel l. jackson sen nasıl bir ustasın be!
Once upon a time in hollywood tarantino'nun en son çıkan filmi (2019). başrollerde leonardo dicaprio,brad pitt,margot robbie var,böyle kadro varsa bize de izlemek düşer. rick dalton (leo),dublorü cliff booth (pitt) ve sharon tate (robbie) ana karakterlerdir.
filmde,hit bir dizide oynamış bir erkek TV aktörünün film sektörüne girmeye çalışması anlatılıyor. ancak ikilinin yaşlarının ilerlemesiyle birlikte hollywood'taki şansları da azalmaktadır. hollywood'un yeni gözdelerinden olan sharon tate ise Rick'in komşusudur.
filmin sonlarına doğru tex ve arkadaşlarının dalton'ın evine saldırdığı sahne en iyi sahneydi. filmin başını ben beğendim ancak siz beğenmezseniz sonunu bekleyin,sonu aşırı güzel.
Elbette sinema tarihine adlarını altın harflerle yazdırmış olan Jack Nicholson'ı,Al Pacino'yu,Clint Eastwood'u,Robert De Niro'yu,Helen Mirren'ı,Jodie Foster'ı hepimiz severiz. Ancak şunu da biliriz ki;
İçinde Johnny Depp varsa her film izlenir değişmez gerçektir bu. İyi ya da fena değil,Johnny Depp taşır filmi.
Karayip Korsanları Serisi kaptan jack sparrow kurnazlığın,karizmanın-tartışılır😉-,zekanın öz evladı. Bütün seriyi tek başına taşımış desek pek haksız sayılmayız. yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla hepimizi güldürmüş,şaşırtmıştır.
"Son, I'm Captain Jack Sparrow. Savvy?"
Donnie Brasco al pacino ve depp mafya filminde. Lefty(pacino) her zaman fazlasını hak etti,depp'in donnie'si de çok iyiydi bence. kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim,mafya filmi sevseniz de sevmeseniz de.
" Forget about it."
The Tourist angelina jolie ile iyi bir çift oluşturulmuş bence. izledikten sonra sizi pek etkileyeceğini sanmıyorum ama izlerken yeteri kadar etkiler.
Edward Scissorhands kalbimi bıraktım filme,ama kim belki de haklıydı sona doğru belki de yaptığı şeyi yapmaması lazımdı. Eline sağlık tim burton,makasına sağlık edward, bu filmi sakin bir akşam izleyeceksiniz,duygulanma serbestliğiniz olacak. tavsiye edilir,çünkü komedi,dram macera,romantizm yaklaşık 2 saatlik sürede harika bir şekilde işlenmiştir.
Biraz da filmle ilgili bazı bilgilere bakalım:
- winona ryder, filmde rol almak için baba 3'ü bırakmış. kendisini buna ikna edense johnny depp'in ta kendisi.
- edward film boyunca yalnızca 169 kelime kullanmış
- makaseller'in mucidi rolü, vincent price için özellikle yazılmış.
- johnny depp edward rolü için, 11 kilo vermiş.
- edward'ın saçlarının ilham kaynağıysa the cure'un solisti robert smith.
- edward rolü ilk olarak gary oldman'a teklif edilmişse de gary oldman reddetmiş.
- film ilk olarak müzikal olarak tasarlanmış, tıpkı the nightmare before christmas ve corpse bride gibi.
- filmi edward'ın gözünden görüyormuş gibi izlemeliymişiz, düşünülecek olursa mahallenin o kadar büyüleyici görünmesinin sebebi de bu.
- edward rolü için jim carrey, robert downey jr. ve tom cruise düşünülmüş.
- johnny depp senaryoyu ilk kez okuduktan sonra hüngür hüngür ağlamış.
Kaynakça
Charlie'nin Çikolata Fabrikası kitabı da var. çok güzel depp de çok tatlı ve değişik bi karizması vardı. içinizi ısıtacak bir filmdir diyebilirim.
Good Morning Starshine, The Earth Says "Hello!"
Sweeney Todd kan kan kan,börek yememe isteği-ne alaka demeyin-,intikam,şarkılar,müzikal... tim burton'ın yaptığını bilmesem tarantino yönetmiş derdim.
Mortdecai Kibar ve sofistike Lord Charlie Mortdecai, bir aristokrattır. Ancak aynı zamanda Rus mafyasına bulaşmış beş parasız, beceriksiz bir sanat dolandırıcısıdır.
Başrolde;Johnny Depp,Gwyneth Paltrow,Ewan McGregor var.
Komik bulacağınız bir film. hiç sıkılmadan izleyeceğinize eminim.
Not:Bıyık bence yakışmıştı karaktere.
Rango western,animasyon. izleyip de beğenmedim diyen birine rastlanılmamıştır.
Nick Of Time aşırı geriyor ne olcak şimdi diye. bir de christopher walken'da oynuyor filmde. bir babanın (depp'in canlandırdığı gene watson) kızı için yapabilecekleri anlatılmış. walken kötü adamı oynadı ve harika bir performans sergilemiş. zaten adam christopher walken yani.
Johnny Depp,Christian Bale ve Marion Cotillard'ın başrolde olduğu kaliteli bir filmdir. Johnny Depp, John Dillinger adında, gerçekte de yaşamış bir banka soyguncusu canlandırıyor.
Bale de onu indirmeye çalışan ajan. Mücadeleleri harika. Kurgular zekice. Dillinger her seferinde Purvis (Bale)'den kaçmayı başarıyor. Depp,çok karizma aşırı harika sahneleri var. Banka soyarken insanlara zarar vermiyor,insanlar onu seviyor. Bir de sinema salonunda bir sahne var onu anlatamam,izlemeniz gerekir.
"Tell Billie for me: Bye, bye, Blackbird"
Filme kalbimizi bırakıyoruz
Kısaca Himym ,en sevdiğim dizidir kendisi.Espri kalitesi olsun, göndermeler olsun, karakterler olsun harika bir dizidir .İzlemeyenler izlemeli,
izleyenler izlemeyenlere önermeli.çünkü bu dizi var ya bu dizi harika bi dizi.
Şimdi sen bu diziyi izleyeceksin ya,sonra bidaha izleyeceksin arkadaşlarınla izleyeceksin sevgilinle izliyeceksin kendin bazı bölümleri tekrar izleyeceksin;
kısacası bu dizi asla aklındaçıkmayacak sayın okuyucu.
Dizinin yapımcılarına saygılarımı sunar ve incelemeyi bitiririm.
Puan:7.9/8
Imdb Sayfasına Gitmek İçin Tıklayın
Bu dizi bana çok sürpriz oldu gerçekten,en sevdiğim diziler listemde 5. sıraya oturdu kendisi. Hiç beklemiyordum bu kadar beğeneceğimi.Korona günlerinin başında Netflix listeme atıp bir gün bakarım demiştim fakat Aralığa kaydı,ve o kadar sardı ki iki günde bitirdim diziyi. Şimdi 1 Ocak'ta çıkacak 3. sezonu bekliyorum.Her neyse, ben bu dizinin neyini beğendim onu söyleyeyim;
öncelikle bu bir Karate Kid dizisi(Karate Kid'i izlemeseniz de keyif alırsınız o ayrı.(Flashbackler sayesinde izlemeseniz de anlıyorsunuz diziyi))Olaylar Karate Kid filminden 20-25 yıl sonra gerçekleşiyor.Türü komedi-drama.Ve işini iyi yapıyor bence.Dövüş kısımları da muhteşem.Ben şahsen Karate Kid'i izlemekten daha çok keyif aldım bu dizide.Bu arada Karate Kid'deki oyuncular oynuyor bu dizide de.2-3 oturuşta bitirebileceğiniz bir dizi olmuş kendisi ve çok da güzel olmuş.
Not:Dövüş filmi/dizisi sevmiyorsanız bile izleyin derim:)
Not 2: 3. Sezonu izlediğimde incelemeye güncelleme yapacağım:)
ekleme
söylediğim her şey 3. sezon için de geçerli 3. sezon 4. sü için bi tanıtım gibi bişey olmuş gene de süper bence ama 4. sezon diğer bütün sezonlardan çok daha güzel olcak gibi geliyor.
gelecekteki dünyanın bir dönüm noktasıdır. Şimdi bize basit bir eğlence gibi gelen radyo ve sinema bir çeyrek asra kalmadan yeryüzünün çehresini değiştirecektir. - Mustafa Kemal Atatürk